Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(550) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.29 (Linux)
(showthread.php:1137:build_postbit)->(functions_post.php:550:eval)->(functions_post.php(550) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:157:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Yeni hayatlar görmeye değil, gördüklerimi unutmaya gidiyorum."


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Kaynanası Tarafından Sevilenler Derneği
#1
Memleketimizde üniversite öğrencilerinin hâl-i pür melâline dair pek az neşriyat yapılıyor. Malumunuz boynu birazcık yağlanan, cebi birazcık Benjamin Franklin gören her Türkiye Cumhuriyeti bakkalı vakıf üniversitesi açıyor. Artık her köyde bir üniversite görmeye başladık. Sonunda bu da oldu, bakkaldan diploma alıyoruz! Hâl böyle olunca aslında ülkemizdeki öğrencilerin çoğu “Markopaşa Üniversitesi”nde ilme irfana değil, derde tasaya dalıyor. Ben de bir Markopaşa Üniversitesi mensubu olarak kendi efkârımca sizlere birkaç satır mektup yazayım dedim.
Bir insan düşünün: Doğar, büyür, yaşar, Facebook’a üye olur, üniversite okur ve ölür. Doğarken bir sorun yaşamadım. Büyürken boyumun kısa kalması hariç, evet, büyüdüm ve bunları yazabildiğime göre yaşarken de şu an fena sayılmam. Ama üniversite okuma kısmında ise çok muamma var. Zaten anlattıkça siz de benim kanaatime iştirak edersiniz. Bu bahsedeceğim konu herkesi ilgilendiren bir şeydir. Eğer bunu çözebilirsek dünyada belki de ortak bir barış düşünülebilir.



“Dersler nasıl, okul nasıl gidiyor bakalım?” sorusuna verdiğimiz cevabın ne kadar samimiyetsiz olduğunu en son sağır sultana duyurmuştuk. İşte buradaki samimiyetsizliğin bir eşi daha var ki memleket evladının kalbini şeytan yuvasına çeviriyor, Allah korusun! Şimdi düşünün sofra kurulmuştur. Yemeğin kokusu, çoktan sinir hücrelerinde en kralından bir bayrama sebep oluyordur. Tam bu esnada habersizce, yemeğin üstüne gelen ve “kaynanası tarafından sevilenler derneği” has üyesi, şanslı arkadaşımız damlar. Yöneltmekten hiç hazzetmediğimiz o cümleyi maalesef samimiyetsizce sarf ederiz: “Kaynanan severmiş!” Aslında kimsenin başka birinden sakladığı bir şey yoktur. Cimrilik falan değildir, işin özü şudur: (yazar lafı kıvırmaya çalışıyor) Şimdi o arkadaşım dün akşam mercimek çorbasının olduğunda değil de, bu akşamki fırın yemeğine geldi ya… Mercimek çorbasının evvelindeki akşam yumurta kırıp elimizde ufalanan bayat ekmekleri kılıç bilip yumurtayla savaştığımızda neden gelmedi?



“Vay kardeşşş kaynanan da severmiş!” derken yüzümüzdeki Mona Lisa’nın sebebi tamamen bu arkadaşın şansını kıskanmadan ötürüdür. Geçen hafta arkadaşım kuru fasulye yapacaktı, bendenizin baklagillerle arası iyi olmadığı için (yazar baklagilleri sadece arkadaş olarak görüyor) bir tanıdığımın evine gittim. Talihe bakın ki orada da fasulye vardı. Peki, tüm bunların kaynana ile ilgilisi ne? Kayınço, enişte, baldız, komşunun çalışkan oğlu veya ölmüş akraba değil de niçin kaynana? Eğer kaynana yerine ölmüş akrabalar sevseydi tüm güzel yemeklerin üzerine düşen adam olurdum. Bir insan bu kadar mı şanssız olur? E olur işte demeyin! Hele ki “aynı ben” hiç demeyin. (Yazar şanssızlığıyla hava atabilen ilk insan olma yolunda emin adımlarla ilerliyor).




Nedendir bilmem ama çevremdeki insanlar “double” şanslılardan oluşuyor yani Türkçesi çift porsiyon gibi bir şey. Bazen çok şanslı biri olduğumu düşündüğümde aklımı yitirecek gibi olmam üzücü bir durumdur benim için. Aklım bile buna müsaade etmiyor. Hani bende de biraz talih olsa, inanın kendim için değil tamamen dünya barışı adına istiyorum bunu (yazar birazdan yukarıdan 3 bin wolt yiyerek çarpılacak). İnanın ben de “kaynanası tarafından sevilenler derneği” üyeleri kadar şanslı olsaydım kesinlikle şans kelimesi, manasından ödün verirdi. Mesela bir bulaşık deterjanı markası olurdu, ben de buradan köpürüp köpürüp parçalanmış süngerlere yâr olurdum.



Efendim, tarihin bir noktasında kaynanalar, eli maşalı anneler, gurmeler, aşçılar, kabzımallar ve hatta üniversite rektörleri buluşup gariban öğrenci taifesinin makus talihine imza attılar diye düşünüyorum. Meğer bizi beslenme çantasıyla dirsek çürütmek için ilk mekteplere iştahla salan anneler üniversite günlerimiz için ne kumpaslar hazırlamışlar? O beslenme çantaları nasıl bir yemmiş, nasıl bir tuzakmış şimdi idrak edebiliyoruz. Biliyorum, şu an gözyaşları içinde, yaşadığım akıbeti okuyorsunuz. Daha fazla sözü uzatmayacağım. Markopaşa Üniversitesi’nde daha ne dertler dile geliyor da söylemeye gönül el vermez.

Allah’a emanet olun dert ortağı okurlarım benim!


FEYYAZ AVAN
6obYPS.png
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Vidinli.net Shopping Platform
Vidinli.net Shopping Platform
Vidinli.net Shopping Platform