Warning [2] Use of undefined constant userregdate - assumed 'userregdate' (this will throw an Error in a future version of PHP) - Line: 2 - File: inc/functions_post.php(550) : eval()'d code PHP 7.4.3-4ubuntu2.29 (Linux)
(showthread.php:1136:build_postbit)->(functions_post.php:550:eval)->(functions_post.php(550) : eval()'d code:2:error_callback)->(class_error.php:157:error)->

HAFTANIN SÖZÜ

"Yeni hayatlar görmeye değil, gördüklerimi unutmaya gidiyorum."


Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Varoluşçuluk - Edebiyat Akımları
#1

Varoluşçuluk
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Fransız yazar Jean Paul Sartre tarafından kurulan bu akıma göre varoluş, temel bir sorun ve katışıksız bir olgudur. Varoluşçulara göre insan özünü yaratabilmek için özgür iradesini kullanarak tercihler yapar. Seçme zorunda kalması ve bu durumdan kaynaklanacak sorumlulukları kendi dışında herhangi bir varlığa yükleyememesi insanı bunalıma sürükleyen başlıca nedendir. Varoluşçu yazarların yapıtlarında karakter değil olaylar bulunur. Karşılaştıkları olaylar karşısında yapılacak eylemler ve gösterilen davranışlar insanın özünü oluşturur. Bir kişinin olaylar ve olgular karşısında neler yapacağı önceden kestirilemez çünkü belirlenmiş bir karakteri yoktur. Varoluşçu yaklaşım, insanın karanlık evrenini tanıma, insanın insanla ilişkilerini yansıtması açısından ilginç özellikler taşır. Kuramın ve akımın yaratıcısı Jean Paul Sartre'nin "Duvar" adlı romanı Varoluşçuluğun edebiyattaki uygulamasının iyi bir örneğidir. Konusunu İspanya İç Savaşı'nın hüküm sürdüğü yıllardan alan romanda Cumhuriyetçilerden Ramon Gris'yi evinde sakladığı için tutuklanıp idam cezasına çarptırılan Pablo'nun öyküsü anlatılıyor. Gris'in yerini söylediği taktirde bağışlanacağını bilen Pablo, ölüm ile yaşam arasında bir seçim yaparak kendi özünü oluşturur.

Varoluşçuluğa değişik bir açıdan yaklaşan bir başka yazar ise Albert Camus'dür. Sartre eserlerinde insanın seçme özgürlüğünden kaynaklanan bunalım yaşadığını söylerken Camus, "saçma" kavramı üzerinde durmuştur. Ona göre, akıl ve mantıkla donatılmış insan; gerçekte usdışı, anlamsız, saçma sapan bir evrende yaşamaktadır ve eninde sonunda ölecek olmasına rağmen mutluluğa gereksinim duyan insanın yaşamı da saçmadır. Çünkü insana ve yaşama anlam kazandıracak herhangi bir belirti yoktur. Camus'a göre insan bu anlamsız ve saçma dünyada aklını ve mantığını kullanarak hareket etmeli; her türlü haksızlığa başkaldırarak yaşamayı seçmeli; karşılık düşünmeden hayatı sevmelidir. İnsanın varlığını ve toplum içindeki konumunu anlatan bir başka yazar ise Simone de Beauvoir ve Andre Malraux'dur. Beauvoir, eserlerinde kadının cinsel sorunlarını ve toplumsal sıkıntılarını ele alırken Malraux, insanın yeryüzü serüvenini incelemiştir.

Varoluşçuluk kuramsallaşmadan çok önce insanın yeryüzündeki konumunu inceleyen yazarlar yok değildi hiç kuşkusuz. Bu akım doğmadan çok önce dünya edebiyat tarihinin vazgeçilmez isimlerinden Franz Kafka, yaşadığımız dünyada insanoğlunun içinde bulunduğu saçma ortamı ortaya koymuştur. "Dava", "Açlık Şampiyonu", "Şato", "Amerika", "Çin Seddi", "Değişim, Ceza Sömürgesi" gibi eserlerinde Kafka, düzenle uzlaşamayan insanları anlatmıştır.
kedicik

Kitap Kahve Kedi ve Sen
1ZuiPI.gif
Ara
Cevapla
Teşekkür verenler:


Hızlı Menü:


Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping