01-10-2019, 08:54 PM
MELLİFLUOUS
Kulağa hoş gelen, bal gibi, bal gibi tatlı, tatlı, harika
İngilizceyi Konuşarak Öğren
You have a mellifluous voice-Ne kadar tatlı (harika) bir sesin var
Birinden böyle bir iltifat duymak ne kadar da hoşumuza giderdi…
HONORABLE
Onursal, onurlu
Your behavior is everywhere and everytime honorable. So I admire you-Davranışın her zaman ve her yerde onurlu. Bu nedenle sana hayranım
En etkileyici özelliklerden olan onurlu olmanın güzel vurgulandığı bir cümle.
LİVELY
Canlı, hayat dolu
I like you to be lively-Senin canlılığını (hayat dolu olmanı) seviyorum
Karşınızdaki enerjik ve cap-canlı biri ise söylenecek en hoş cümle.
LİMERENCE
Tutku ile çılgınca âşık olma hali
I love you limerence-Sana çılgınca aşığım
Biri tarafından böyle bir aşkla sevilmek ve bunu duymak..
INEFFABLE
Kelimelerle ifade edilemeyen, tarifsiz, tanımlanamaz, anlatılamaz, söylenemez, sözü edilmez
Your eyes are very beautiful in the ineffable-Gözlerin inanılmaz bir şekilde çok güzel
Gözlerin güzelliği için söylenmiş. Etkileyici….
PETRİCHOR
Yağmurdan sonra gelen toprak kokusu
I like petrichor-Yağmurdan sonra gelen toprak kokusunu seviyorum
Bir yağmur sonrası söyleyebileceğiniz entelektüel cümlelerden biri
SERENDİPİTY
Tesadüf sonucu bulunan mutluluk, mutlu kaza, şans eseri oluşan mutlu durum.
I have experienced the serendipity with you – Seninle şans eseri yakaladığım bir mutluluk yaşadım.
AURORA
Tan vakti, şafak, seher vakti, gün ağarması
EPOCH
Çağ, dönem, devir, tarih, zaman, epok
IRİDESCENT
Gökkuşağı gibi renkleri olan, parıldayan, pırıltılı
SONOROUS
Çınlayan, sesi aksettiren, dolgun, yankılı, etkili, tınlayan ve gür ses.
IDYLLIC (ADJECTIVE)
Cennet gibi, huzurlu, sessiz sakin
Cümle içinde kullanımı: The blossom growing in the courtyard created such an idyllic setting.
AURORA (NOUN)
Gün ağarması
Cümle içinde kullanımı: The aurora over the skyline was too beautiful not to photograph.
PLUVIOPHILE (NOUN)
Yağmuru seven; yağmurlu havalarda huzur ve keyif bulan kişi
Cümle içinde kullanımı: My sister is a real pluviophile; she really enjoys the weather in the rainy season.
SERENDIPITY (NOUN)
Beklenmedik şeyler bulma şansı
Cümle içinde kullanımı: We all have experienced the serendipity of important information arriving just when we were least expecting it.
SOLITUDE (NOUN)
Kendi başına olma
Cümle içinde kullanımı: We enjoyed the beauty and solitude of the quiet beach more than ever.
CLINOMANIA (NOUN)
Yataktan çıkmak istememe hastalığı
Cümle içinde kullanımı: I definitely have clinomania; I love sleeping, making mornings a struggle for me.
EUPHORIA (NOUN)
Kendini aşırı derecede mutlu hissetmek
Cümle içinde kullanımı: The euphoria of passing my final example is a feeling I will never forget.
PETRICHOR (NOUN)
Uzun kuraklık sonrası yağmurla gelen toprak kokusu
Sizin de İngilizcede telaffuz ve anlam açısından çok keyifli bulduğunuz sözcükler var ise, bizlerle paylaşabilirsiniz.
Kulağa hoş gelen, bal gibi, bal gibi tatlı, tatlı, harika
İngilizceyi Konuşarak Öğren
You have a mellifluous voice-Ne kadar tatlı (harika) bir sesin var
Birinden böyle bir iltifat duymak ne kadar da hoşumuza giderdi…
HONORABLE
Onursal, onurlu
Your behavior is everywhere and everytime honorable. So I admire you-Davranışın her zaman ve her yerde onurlu. Bu nedenle sana hayranım
En etkileyici özelliklerden olan onurlu olmanın güzel vurgulandığı bir cümle.
LİVELY
Canlı, hayat dolu
I like you to be lively-Senin canlılığını (hayat dolu olmanı) seviyorum
Karşınızdaki enerjik ve cap-canlı biri ise söylenecek en hoş cümle.
LİMERENCE
Tutku ile çılgınca âşık olma hali
I love you limerence-Sana çılgınca aşığım
Biri tarafından böyle bir aşkla sevilmek ve bunu duymak..
INEFFABLE
Kelimelerle ifade edilemeyen, tarifsiz, tanımlanamaz, anlatılamaz, söylenemez, sözü edilmez
Your eyes are very beautiful in the ineffable-Gözlerin inanılmaz bir şekilde çok güzel
Gözlerin güzelliği için söylenmiş. Etkileyici….
PETRİCHOR
Yağmurdan sonra gelen toprak kokusu
I like petrichor-Yağmurdan sonra gelen toprak kokusunu seviyorum
Bir yağmur sonrası söyleyebileceğiniz entelektüel cümlelerden biri
SERENDİPİTY
Tesadüf sonucu bulunan mutluluk, mutlu kaza, şans eseri oluşan mutlu durum.
I have experienced the serendipity with you – Seninle şans eseri yakaladığım bir mutluluk yaşadım.
AURORA
Tan vakti, şafak, seher vakti, gün ağarması
EPOCH
Çağ, dönem, devir, tarih, zaman, epok
IRİDESCENT
Gökkuşağı gibi renkleri olan, parıldayan, pırıltılı
SONOROUS
Çınlayan, sesi aksettiren, dolgun, yankılı, etkili, tınlayan ve gür ses.
IDYLLIC (ADJECTIVE)
Cennet gibi, huzurlu, sessiz sakin
Cümle içinde kullanımı: The blossom growing in the courtyard created such an idyllic setting.
AURORA (NOUN)
Gün ağarması
Cümle içinde kullanımı: The aurora over the skyline was too beautiful not to photograph.
PLUVIOPHILE (NOUN)
Yağmuru seven; yağmurlu havalarda huzur ve keyif bulan kişi
Cümle içinde kullanımı: My sister is a real pluviophile; she really enjoys the weather in the rainy season.
SERENDIPITY (NOUN)
Beklenmedik şeyler bulma şansı
Cümle içinde kullanımı: We all have experienced the serendipity of important information arriving just when we were least expecting it.
SOLITUDE (NOUN)
Kendi başına olma
Cümle içinde kullanımı: We enjoyed the beauty and solitude of the quiet beach more than ever.
CLINOMANIA (NOUN)
Yataktan çıkmak istememe hastalığı
Cümle içinde kullanımı: I definitely have clinomania; I love sleeping, making mornings a struggle for me.
EUPHORIA (NOUN)
Kendini aşırı derecede mutlu hissetmek
Cümle içinde kullanımı: The euphoria of passing my final example is a feeling I will never forget.
PETRICHOR (NOUN)
Uzun kuraklık sonrası yağmurla gelen toprak kokusu
Sizin de İngilizcede telaffuz ve anlam açısından çok keyifli bulduğunuz sözcükler var ise, bizlerle paylaşabilirsiniz.